31 Ağustos 2010 Salı

Doç. Dr. Mesut Başak - Zayıflama Metodları Tokluk Balonu

Türkiye'de geliştirilen ve özel bir korseye yerleştirilen "tokluk balonu" dışardan mideye baskı yaparak kişinin az yemesine dolayısı ile zayıflamasına neden oluyor.

Verdiği diyetlerle yıllarca hastalarını zayıflatmaya çalışan Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Mesut Başak, "tokluk balonu" geliştirdi…

img82 preview Doç. Dr. Mesut Başak   Zayıflama Metodları Tokluk Balonu

Doç. Dr. Mesut Başak, "Zayıflama metodlarından biri de cerrahidir. Mideye balon konuluyor. Biz de bunu dedik ki ameliyatsız nasıl yapabiliriz. Bir korse planladık. bayanların taktığı bir korse gibi. Bu mide üzerinden geçiyor tüm vücudunuzu sarıyor, korsenin içerisine mideden geçen bölümüne bir balon koyduk. Midenize baskı yapıyor. Baskı yapınca da mideniz küçülüyor ve yemeğe oturduğunuzda erken doyuyorsunuz." dedi.

img83 preview Doç. Dr. Mesut Başak   Zayıflama Metodları Tokluk Balonu

Tokluk balonunun hastalar üzerinde denendiğini, hatta yurtdışında bilimsel bir dergiye yayınlanmak üzere gönderildiğini belirten Başak, "Bunula ilgili 100 hasta üzerinde çalışma yaptık. Bu hastalarımız ayda 3 ya da 4 kilo verdiler. 4-5 ay kullanan hastalarımız 18-19-20 kilo veren var 30 kilo veren var." diye konuştu.

Bedene göre ebatları olan tokluk balonu, sabah uyanınca takılıyor, akşam uyurken çıkarılıyor….

Prof. Dr. Alpay Çeliker - Kalp Ritmi Bozuk Çocuklar

Hormon düzenimiz, uykularımız, yemek saatlerimiz ve hareket isteğimiz vücudumuzun biyoritmine göre şekilleniyor. Bu durumda kalbimizin de bir ritmi olduğunu unutmamamız gerekiyor. Kalp ritmi, kalbin kulakçık ve karıncıklarının düzen içinde çalışmasını sağlayan bir düzenek olarak değerlendiriliyor. Bu ritim, ihtiyaçlarımıza göre hızlanıyor veya yavaşlıyor.

İhtiyaçlardan bağımsız olarak, hiç efor sarf etmediğimiz halde artma, azalma ya da düzensizleşme meydana geliyorsa; ortaya ritim bozukluğu sorunu çıkıyor. Çocuklarda kalp ritim bozuklukları yenidoğan dönemi de dahil olmak üzere her yaş grubunda ortaya çıkabiliyor. Oyun sırasında çabuk yorulan, baş dönmesi ve bayılma gibi sağlık sorunları yaşayan çocuklarda kalp ritim bozukluğu olabileceğine dikkat çeken Çocuk Kardiyolojisi Uzmanı Prof. Dr. Alpay Çeliker, şöyle konuşuyor:

img79 preview Prof. Dr. Alpay Çeliker   Kalp Ritmi Bozuk Çocuklar

"Kalp hızı yavaşlayan çocuklarda çabuk yorulma, uykudan zor uyanma, halsizlik, büyüme geriliği, kilo alma sorunları gibi bulgulara rastlanıyor. Kalp hızının aşırı yüksek olduğu durumlarda ise atak yaşayan çocukta; soluk alamama, halsizlik, kusma, göğüs ağrısı, baş dönmesi ve bayılma gibi belirtiler ortaya çıkıyor. Özellikle yavaş kalp atım hızıyla gelişen ritim bozukluklarında çocuklar çabuk yoruluyor ve bu nedenle yaşıtlarıyla oynayamıyor.

img80 preview Prof. Dr. Alpay Çeliker   Kalp Ritmi Bozuk Çocuklar

Okula giden çocuk spor yaparken çabuk yorulduğu için bu tür faaliyetlere katılamıyor. Yüksek kalp ritmiyle seyreden hastalıklarda ise, efor ve heyecan gibi etkenler çarpıntıya neden olacağı için kalp ritim bozukluğu olan çocukların bunlardan uzak durması isteniyor. Atakların engellenmesi için sürekli ilaç kullanımı gerekebiliyor. Anne-babaların çabuk yorulan, halsiz düşen, çarpıntısı olan, göğüs ağrısı ve bayılma şikâyetleri bulunan çocuklarını dikkatle izlemeleri ve konuyla ilgili olarak zaman geçirmeden bir uzmana başvurmaları gerekiyor." Çocuk ve yetişkinlerde ortaya çıkan ritim bozukluklarının tedavisinin mümkün olduğunu söyleyen Prof. Dr. Çeliker, bu amaçla uygulanabilecek başlıca tedavi yöntemleri hakkında şunları söylüyor:

TEDAVİSİ MÜMKÜN

img81 preview Prof. Dr. Alpay Çeliker   Kalp Ritmi Bozuk Çocuklar

"Kalp ritmi bozulan çocuklara kriyoablasyon yani dondurma tedavisi uygulanıyor. Kriyoablasyon, kalpte ritim bozukluğuna neden olan odakların dondurularak ortadan kaldırılması anlamına geliyor. Taşikardiye neden olan anormal yol veya odaklar bu yöntemle ortadan kaldırılmış oluyor. Kalbin üst kısmında bulunan, sempatik ve parasempatik sinir lifleri tarafından yönlendirilen sinüs düğümü, kalp ritmini oluşturuyor. Kalp ritmi, heyecan anı veya efor sırasında hızlanıyor, dinlenme sırasında ise yavaşlıyor.

Kalbin ritmi bozulunca neler oluyor

Prof. Dr. Alpay Çeliker kalp ritminde meydana gelen bozukluğun üç şekilde gerçekleştiğini söylüyor ve bunları şöyle sıralıyor:

Ritim aşırı yavaşlıyor: Bu durum da çabuk yorulma, halsizlik, baş dönmesi, bayılma gibi belirtiler görülüyor.

Ritim aşırı hızlanıyor: Çarpıntı, baş dönmesi, bayılma ve ani ölüm er meydana gelebiliyor.

Ritim düzensizleşiyor: Çarpıntı hissinin meydana gelmesi ile kişi psikolojik olarak da rahatsızlık duyuyor.

Uzman İpek Cirit - Diyet Yapmadan Kilo Vermenin Yolları

Siz de fit bir vücudun hayalini kuruyor, ancak diyetlerle bir türlü baş edemiyor musunuz? Telaşlanmayın, çünkü ideal kilonuza kavuşmanız için ağır ve sıkıcı diyetlere ihtiyacınız olmayacak. Fit bir vücut için yapmanız gereken tek şey; 'yeterli' ve 'dengeli" beslenmek! Üstelik aç kalmadan, sıkıcı listelere bağlı yaşamadan! Acıbadem Kozyatağı Hastanesi'nden Beslenme ve Diyet Uzmanı İpek Cirit, fazla kilolarınızdan kurtulmak için neler yapmanız ve nelerden kaçınmanız gerektiğini anlatıyor.

img169 preview Uzman İpek Cirit   Diyet Yapmadan Kilo Vermenin Yolları

Besinleri yavaş çiğneyin

Zamanınız olmasa bile tabaktaki yemekleri hızlı yemekten vazgeçin. Ana öğünleriniz en az 15 - 20 dakika sürmeli. Çünkü beynin 'tokum' sinyalini vermesi için yaklaşık bu kadar süreye ihtiyacı var. Eğer besinleri hızla çiğnerseniz kontrolünüzü yitirerek bu süre içinde daha fazla yemek tüketme riskiyle karşı karşıya kalırsınız.

img170 preview Uzman İpek Cirit   Diyet Yapmadan Kilo Vermenin Yolları

Her öğünden önce su için

Her gün 1.5 – 2 litre su içmeyi alışkanlık haline getirin. Gün içinde düzenli olarak tüketeceğiniz su metabolizmanızı hızlandırmak gibi önemli bir işlev üstleniyor. Ancak bu özelliğinden faydalanmak için suyu gün içine yayarak içmeniz şart. Eğer akşam su içmediğinizi fark edip bolca tüketmeye kalkarsanız, sık sık tuvalete gitmek dışında hiçbir değişiklik sağlayamazsınız. Bu nedenle her öğün öncesinde bir bardak su içmelisiniz. Böylece hem açlık hissinizi azaltarak gereksiz atıştırmalardan korunmuş, hem de günde en az 6 bardak su içmeyi garantilemiş olursunuz. Yemek yerken su tüketiminden ise kaçının, aksi halde mide hacmini artırmış olursunuz ki bu da daha fazla besin tüketmeniz anlamına geliyor. Yemekten sonra su içmek için en az 1 – 1.5 saat geçmiş olmalı. Çünkü mide boş iken su, doğrudan bağırsaklara karışıyor ama besinle karıştığında mideyi genişletmekten başka bir işlev üstlenmiyor.

Sebzeye ağırlık verinimg171 preview Uzman İpek Cirit   Diyet Yapmadan Kilo Vermenin Yolları

Ana öğünlerinizden birinin mutlaka sebze ağırlıklı olmasına dikkat edin. Böylelikle hem bağırsakların daha hızlı çalışmasını sağlar, hem de daha az kalorili bir menüye sahip olursunuz. Örneğin ana öğününüzde et ve makarna yerseniz sebzeden çok daha fazla enerji alabilirsiniz. Ancak sebzeler bir porsiyon ete göre neredeyse dörtte biri kadar enerjiye sahip olsalar da, hemen hemen aynı derecede tokluk sağlarlar. Örneğin etin sindirimi 3 – 4 saat sürüyorsa, sebzenin sindirimi 2 saat kadar sürer. Fakat sebzeyi bir dilim ekmekle desteklerseniz, etli menü kadar uzun süre tok kalabilirsiniz. Bu nedenle gün içinde minimum 2 -3 porsiyon sebze, yine aynı oranda meyve almayı alışkanlık haline getirin.

Haberin Devamı İçin Tıklayın….

29 Ağustos 2010 Pazar

Bağımlılık tedavisi

Bağımlılığın Tedavi Yolları

Alkol ve uyuşturucu bağımlılığının tedavisi için bazı prensipler vardır:
- Bağımlı, tedavi olmayı muhakkak arzu etmelidir. Bu konuda kesin kararlı olmalıdır.
- Ayrıca ailesi destek olmalıdır.
- Bağımlı yine mutlaka hastaneye yatmayı kabul etmelidir.
- İlk önce 10-15 gün kadar fiziki arama tedavisi görür.
- Sonra 3-4 aylık bir dönemde çeşitli psikolojik tedavilere tabi tutulur.
- Bundan sonra yıllar sürebilen takip ve tedavi dönemi gelir.
- Bütün bunlara rağmen yine bağımlı iyileşmiş sayılmaz.
- Çünkü bağımlılık, ömür boyu süren bir hastalıktır. Hücresel bir olaydır.
- Aynı şeker hastalığı gibi diyet yapmalı, yani ömür boyu alkol ve uyuşturucu almamalıdır.
- İşte bağımlmm tedavisini, alkol ve uyuşturucu almama kabul ediyoruz.
- Bu kadar uzun, masraflı ve yorucu tedaviye rağmen maddeye ara verme (en az 2 yıl) oranı yüzde 3-5 'i geçmemektedir.
- Bu yüzden alkole ve uyuşturuculara hiç başlamamak, denemek veya merak için dahi almamak en iyisidir.

Erkekte sperma kordonu rahatsızlıkları

* Sperma Kordon Damarlarında Şişme:
Beraberinde erbezi torbası düşüklüğü görülen bir toplardamar genişlemesidir. Kesik ve erbezi torbasında ağrılarla kendisini belli eder. Ayrıca, ayakta fazla kalındığı zaman, erbezi torbasının üzerinde -daha çok ol yarısında- damar şişlikleri açıkça ortaya çıkar. Ağrı ile birlikte, torba ve kasıkta ağırlık duygusu verir. Hasta yatar vaziyette Iken şişlik ve ağırlık duygusu azalır.

Erken teşhiste ve ilerlememiş vakalarda; soğuk, damar büzücü banyolarla genişleme durdurulabilir. Süspansuvar kullanılma sı da faydalıdır. Bununla birlikte, fazla genişlemiş, ağrılı ve çirkin görünüşlü damar şişlikleri cerrahi müdahale gerektirebilir.

* Sperma Kordonunun Dönmesi:
Kesin sebebi henüz keşfedilemeyen acil bir durumdur. Birden bire başlayan şiddetli ağrı, önce kasıkta ve kalça çukurunda hissedilir. Sonra ağrı kasık torbasına iner. Bulantı ve kusma da ağrıya eşlik edebilir. Birkaç saat içinde erbezi torbası şişer. Pembe renkli bir görünüş kazanır. Son derece ağrılı olduğu için elle muayene edilemez.

DİKKAT:
Yukarıdaki belirtiler görülür görülmez, hasta derhal hastaneye götürülmeli; gerekli cerrahi müdahale sağlanmalıdır.

Dr. Kerim Alpınar - Hastalıklara Karşı Bitki Çayları

Doğanın mucizesi bitki çaylarının vücuda faydaları saymakla bitmiyor. Bitki çayları pek çok hastalıkta tamamlayıcı tedavi sağlıyor. Önemli olan hangi bitkinin ne işe yaradığını ve bitki çaylarının nasıl hazırlanması gerektiği bilmek.

Tıbbi Bitkiler Uzmanı Prof. Dr. Kerim Alpınar, bitki çayı seçerken nelere dikkat etmemiz gerektiğini anlatıyor. Zayıflamak için hangi çayları içelim? Kabızlık ve ishalde hangi çayları içilir? Uykusuzluğa, cilt problemlerine, mide sorunlarına, böbrek taşlarına, boğaz ağrısına iyi gelen çaylar hangileridir?

img168 preview Dr. Kerim Alpınar   Hastalıklara Karşı Bitki Çayları

Bitki çayı seçerken nelere dikkat etmeliyiz?

Kullanacağımız bitkinin tam olarak o olup olmadığını anlamamız gerekir. O bitkiyse eğer, uygun zamanda toplanıp toplanmadığını, temiz olup olmadığını, küf taşıyıp taşımadığını, taze olduğunu bilmemiz önemlidir.

Bir tıbbi bitki çayı, ortalama 18 aylık bir raf ömrüne sahiptir. Muhakkak taze olanlarını almalıyız. Bitkinin nasıl kurutulduğu da önemlidir. Kurutma esnasında içindeki maddeleri kaybetmemiş olması lazım. Örneğin, köklerin güneşte kurutulması gerekirken, çiçeklerinden yararlanacağımız bitkilerin gölgede ve rüzgarda kurutulmuş olması önemlidir.

Zayıflamak için hangi çayları içelim?

Fazla kilo ödemden kaynaklanıyorsa, ödemin boşaltılması gerekir. Bunun için, eğer doktor da izin vermişse, idrar söktürücülere başvurulur.

Maydanoz: Maydanozun yaprak sapları özellikle ödemin boşaltılmasında son derece etkilidir. Fazla kilo, bağırsak tembelliğinden kaynaklanıyorsa, bağırsakları yumuşak tututarak şişkinliğin önüne geçilir. Bunun için müsilaj içeren bitkilerin kullanılmasını öneriyoruz.

Kabızlıktan hangi çay karışımıyla kurtulabiliriz?

Kabızlık sorununa iyi gelen bitkilerin bir kısmı, bağırsak mukozasına etki ederek onun çalışmasına teşvik eder ve dışkılamayı kolaylaştırır. Bir kısım bitkiler ise suyla birlikte şişerek kitlenin daha geniş olmasına neden olur, bu da bir süre sonra bağırsak hareketlerini başlatarak dışkılamayı kolaylaştırır. Eğer sorun çok akut değilse, müzminleşmiş bir durum varsa, su alınca kitle artıran yiyecekleri tercih etmek gerekir.

Keten Tohumu: Keten tohumu, müsilaj taşıdığı için, hem tahrişi azaltır hem de kitle oluşturur.

Sinameki: Alacağımız bitkinin aniden etki etmesini, örneğin gece alıp da sabah dışkılama olmasını istiyorsak, sinamekiyi öneririm. Yalnız bu bitkinin dozunu iyi ayarlamak gerekir. Herkes farklı hassasiyete sahiptir ve deneyerek uygun miktarı anlamak lazım. Sinameki tahriş edicidir ve piyasadan aldığımız sinamekinin gerçekten sinameki olup olmadığını, hangi bitkiden elde edildiğini ve usulüne uygun kurutulup kurutulmadığını kontrol etmemiz gerekir.

İshale karşı içmemiz gereken çaylar hangileri?

İshal çok rahatsız etmiyorsa ve çalışma zorunluluğu yoksa, evde oturarak hastalığın geçmesini beklemek ve bol su içmek en doğrusudur. Ancak ishal asıl çocuklarda önemlidir, çünkü su kaybı çok önemli sonuçlara yol açabilir. Piyasada, içinde gerekli mineralleri içeren tozlar vardır ve bunlar su içine karıştırılarak çocuklara verilebilir.

Demli Siyah Çay: Yetişkinler için çok demli olarak içilen siyah çay, içerdiği tanenden dolayı bağırsaklarda kabızlığa neden olur.

Keten Tohumu: Eğer keten tohumunu alıp bol miktarda su içerseniz, bağırsakta kitle teşkil edecek ve dışkılama olacaktır. Fakat gerekli olandan daha az su alırsanız, tohumlar suyu bağırsakların çeperinden toplayacağı için daha kıvamlı bir dışkının oluşumu söz konusudur.

Erkeklerin Sevmediği Sorular Nelerdir ?

Zaman zaman hepimiz erkeklerin bizi anlamadığından dert yanarız. Sonu kavgayla biten anlaşmazlıklarımızın nedeni, genelde kızlar ve erkekler arasındaki farklara yorulur. Ama bilinmesi gereken bir gerçek vardır: Erkekler biz kadınları hakikaten anlamazlar ya da anlamak istemezler. Cosmotürk'ün haberine göre hatta çoğu zaman bizim söylediklerimizle onların anladıkları arasında dağlar kadar fark vardır. Örneğin; sen gayet masum bir şekilde, "Yeni saç modelimi beğendin mi?" diye sorarken, o senin, "Seni her halinle beğeniyorum" yanıtını beklediğini sanır ve "Kardeşim 8 yaşındayken saçlarını aynı böyle kestirmişti" deyip işin içinden çıkıverir. İşte sana anlayışsız bir erkek örneği! Aslında bazı konularda haksız da sayılmazlar. Neden mi?

İşte bizim sorduklarımız ve erkeklerin algıladıkları…

img167 preview Erkeklerin Sevmediği Sorular Nelerdir ?
1- ARKADAŞIMI GÜZEL BULUYOR MUSUN?

Onun anladığı: Arkadaşımın benden daha güzel olduğunu düşünüyor, ona karşı bir şeyler mi hissediyorsun?

Gerçek: Bu soruya yanıt vermek erkekler için son derece güçtür. Düşünsenize, eğer "evet, arkadaşın gerçekten çok güzel bir kız" derse, 24 saatini, 'senin de çok güzel olduğuna ve onun senin kadar çekici olmadığına' seni ikna etmekle geçirecektir. Eğer "pek de güzel sayılmaz" derse, bu sefer de saatlerce, sizin, arkadaşınızın güzel yönlerini anlatmanızı dinlemek zorunda kalacaktır.

Çözüm: En iyisi bu soruyu sorarak hem kendinizin hem de onun başını ağrıtmayın!

2- BENİ NEDEN SEVİYORSUN?

Onun anladığı: Sevdiğim ve duymaktan hoşlandığım bir yanım var. Bakalım farkına varabildin mi?

Gerçek: Herkesin kendine has bir özelliği vardır. Saçlar, etkileyici gözler, hem kaçık hem de zeki olmak… Ama erkek arkadaşınız sizi tamamen farklı nedenlerden de seviyor olabilir. Olaylara bakış açınız, aradığı huzuru sizde buluyor olması gibi… İşin kötüsü erkekler genelde bu tür şeyleri itiraf etmekten kaçınırlar. O yüzden size beklediğiniz yanıtı vermesi zordur. Üstelik gerçekleri söylediğinde şımaracağınızı da düşünürler.

Çözüm: Ona karşı açık olun! Birlikte olduğuınuz kişiye neden onu sevdiğinizi açıkça anlatırsanız, muhtemelen o da size karşı açık davranacaktır.

3- BENDEN ÖNCE BİRLİKTE OLDUĞUN KIZI GERÇEKTEN SEVMİŞ MİYDİN?

Onun anladığı: Daha önce hiçbir kızdan benim kadar etkilenmediğini söyle.

Gerçek: Eğer size önceki kız arkadaşını sevmediğini söylerse, bu sefer de sizi gerçekten sevip sevmediğini düşüneceksiniz. Onu sevmiş olduğunu söylediğindeyse sizi daha çok sevdiğini kanıtlamasını bekleyeceksiniz.

Çözüm: Her şeye rağmen sizinle tanışmadan önce başkalarından etkilenmesinin son derece normal olduğunu kabul etmelisiniz. O nedenle de bu tarz sorularla romantik günlerinize gölge düşürmeyin ve beraberliğinizin tadını çıkarmaya bakın.

4- EMİN MİSİN?

Onun anladığı: Bana yalan söyleme!

Gerçek: "Seni seviyorum" deyince, siz "emin misin" gibi bir yanıtla karşılık veriyorsanız zavallı sevgilinizin işi çok güç demektir. Çünkü siz, söylediklerine "mutluluktan inanmadığınız" için böyle sorarken, o ise, "ona inanmadığınız" için öyle söylediğinizi sanacaktır.

Çözüm: Anlaşmaya varmanız için ona karşı imalı sözler kullanmak yerine, açıkça duygularınızdan bahsedebilirsiniz.

5- CUMARTESİ GÜNÜNÜ ARKADAŞLARINLA MI GEÇİRECEKSİN?

Onun anladığı: Derhal arkadaşlarınla yaptığın planları ertele ve benimle çık. Sonra neler olacağı beni hiç ilgilendirmez, haberin olsun!

Gerçek: Siz her ne kadar böyle bir düşünceyle bu soruyu sormamış olsanız bile erkek milleti işte; hemen başka biçimde anlayıveriyor. Erkekler, arkadaşlarıyla yaptıkları şeylerden, özellikle futbol sohbetlerinden inanılmaz keyif alırlar. Kızların muhabbeti zaman zaman onlara yavan gelir.

Çözüm: Her tatil günü beraber olacaksınız diye bir kural yok. Erkekler fazla sıkılmaya gelmezler, onu biraz serbest bırakmak daha iyi olur.

6- DÜN ALDIĞIM TİŞÖRTÜ DEĞİŞTİRMELİYİM, ÇARŞIYA DA UĞRAYALIM MI?

Onun anladığı: Haydi, seninle çılgınlar gibi alışveriş yapalım.

Gerçek: Pek çok erkek kızlarla alışverişe çıkmaktansa, uyuşturulmadan diş çektirmeye razıdır. O yüzden erkek arkadaşınız bu soruya "evet" yanıtını verirse gerçekten bunu istediğini sanmayın. Ya çıktığınız ilk günlerdir ve size şirin görünmeye çalışıyordur ya da başına taş düşmüştür.

Çözüm: Zaten çok sevdiğiniz ve size yakıştığına inandığınız bir bluzu, "Ne o, şarkıcı olmaya mı karar verdin?" diye "ti"ye alan biriyle alışverişe çıkmak sizin ne kadar hoşunuza gider ki?

7- SANKİ BİRAZ KİLO ALDIM. REJİME Mİ BAŞLASAM ACABA?

Onun anladığı: Bakalım beni şişko buluyor musun?

Gerçek: İşte, kızların klasik sorunlarından biri. Yok zayıfım, yok şişmanım, yok kalçalarım büyük… İşin aslı, erkekler kızların bu görünüş kaygısını anlarlar ama sürekli bu kaygıyla yaşamalarına bir anlam veremezler. Size, "Evet, biraz kilo aldın" demesi, aslında şişman olduğunuz anlamına gelmese de, sizin öyle düşüneceğinizi bildiğinden "şimdi ne desem" kaygısına kapılabilir. Sonuç olarak da, "haydi yemene bak, sana kilo almak da yakışır" gibi bir yanıtla olayı kapatmaya çalışır.

Çözüm: Biliyor musunuz, erkekler, yanlarında yemek yemeyen kızlardan hiç mi hiç hoşlanmazlar.

sünnet derisi halkası darlığı

Erkeklerde Sünnet Derisi Halkasının Darlığı:
Doğumun ilk haftasında, annelerin erkek bebeklerin kamış başını örten deriyi kontrol etmeleri, geriye muhatça sıyrılıp, kamış başının ortaya çıktığını görmeleri yerinde olur. Sünnet derisi halkası dar ve dışa açılan delik de küçük ise; bebek işeme güçlüğü çekeceği gibi, sünnet derisi içinde kalan sidik artıkları kolayca enfeksiyonlara yol açacaktır. Buna ilaveten "kamış başı boğulması" dediğimiz tehlikeli sertleşme de görülebilir.

Zamanında müdahale edilmeyen sünnet derisi halkasının darlığı, kamış başı boğulmasına ve ciddi iltihaplara yol açar; çoğu zaman kamış kanserine kadar varan ciddi sonuçlar doğurur. Müslümanlarda, kamış kanserine hiç rastlanmaması, kamış başını örten derinin sünnet edilmesindendir. Hele, erkek çocuklarının yedinci günde sünnet edilmesini öğütleyen hadis rivayetleri çok düşündürücüdür.

Dr. Mehmet Demircioğlu - Ayak Parmaklarında Mantar Hastalığı

Dr. Mehmet Demircioğlu, ayak parmak aralarında mantar olan diyabetlilere, yara açılmasına neden olabileceği için parmak arası terlik giymemeleri önerisinde bulundu.

Demircioğlu yaptığı yazılı açıklamada, sıcak havalarda kronik hastalıkları olan risk gruplarının dikkat etmesi gerekenler hakkında bilgi verdi, diyabet hastalarına önerilerde bulundu. Normalde cilt kan akım hızının dakikada 200-250 ml iken aşırı sıcak ortamda 7-8 kat artabildiğine işaret eden Demircioğlu, kan akımı artışının dolaşım sisteminin ve kalbin iş yükünü artırdığını kaydetti.

Demircioğlu, aşırı terleme ile birlikte sıvı ve tuz kaybı oluştuğunu vurgulayarak, özellikle kalp, tansiyon, şeker hastaları, yaşlılar, bebekler, hamileler ile kronik hastalığı olanların, kalp ve dolaşım sisteminin aşırı yüklenmesine, aşırı sıvı ve tuz kaybına adapte olmakta güçlük çektiğini ifade etti.

Mümkün olduğunca sıcak ortamlardan kaçınmak, serin, gölge, havalandırması iyi yerlerde ya da klimalı ortamlarda bulunmak, bol su, sıvı, ağır ve yağlı olmayan gıdalar tüketmek gerektiğine işaret eden Demircioğlu, sıcak ortamdan uzaklaşılamıyorsa, sık duş alarak vücut ısısının dengelenmeye çalışılmasını önerdi.

img200 preview Dr. Mehmet Demircioğlu   Ayak Parmaklarında Mantar Hastalığı

DİYABETLİLERE ÖNERİLER

Demircioğlu, yaz aylarında hareket artışı ve daha düşük kalorili gıdalar tüketerek, şeker kontrolünün kolaylaştırıp, ilaç ve insülin ihtiyacının azaltabileceğini, diyabet hastalarının yaz aylarında daha sık şeker kontrolü yaptırması gerektiğini kaydetti.

Kontrol altında olmayan şekerin vücutta susuzluğa neden olduğunu ifade eden Demircioğlu, diyabet hastalarına şu önerilerde bulundu:

''Tatlandırılmış, şeker eklenmiş soda yerine sadeleri tercih edilmelidir. Meyve suları şeker içerdiğinden çok tüketilmemelidir. Susuzluğu artırdığından alkol ve kafeinli içecekler tercih edilmemelidir.

Güneş altında, sıcakta çok kalınmamalıdır. İnsülin sıcakta hemen bozulur. Yazın soğukta saklama koşullarına daha çok dikkat etmeli, buzdolabında muhafaza edilmelidir.

Diyabetliler yazın kumda yürüyüş yaparken dikkat etmeli güneşin altında kalış sürelerini iyi ayarlamalıdır. Denizde ya da kumda ayak kesilmesi, ya da güneş yanığının yara haline dönüşmesi, hastalar tarafından his kaybı nedeniyle fark edilememektedir. Yara iyileşmesi güç olduğundan ileride geri dönülmez sorunlara neden olmaktadır.

Diyabet hastaları denize çıplak ayakla girerken de dikkat etmeli. Denizde ayaklarını midye kesmesi ile oluşan yaralar, ciddi ayak problemlerine yol açabilir.

Ayak parmak aralarında mantar olan diyabetliler yara açılmasına neden olabileceğinden parmak arası terlik giymemelidir.''

Kronik hastalıkları olanlara da önerilerde bulunan Demircioğlu, bu kişilerden saat 10.00 - 16.00 arası açık havada bulunmalarını, bol, açık renkli, pamuklu giysiler giymelerini, alkol ve kafeinli içeceklerden uzak durmalarını, susuz kalmayarak, bol su ve sıvı tüketmelerini istedi.

Dr. Fatma Sağlam - Huzursuz Bacak Sendromu Bacak Ağrıları

Uzmanlar, huzursuz bacak sendromununun hafife alınmaması gerektiğini belirterek, özellikle ilerleyen yaşlarda bu problemin ciddi sıkıntılara yol açtığını söyledi.

img193 preview Dr. Fatma Sağlam   Huzursuz Bacak Sendromu Bacak Ağrıları

Her 100 kişiden birinde rastlanan huzursuz bacak sendromunun ilerleyen yaşlarda daha sık yaşandığını belirten Nöroloji Uzmanı Dr. Fatma Sağlam, hastalığın ağrı, karıncalanma, uyuşma ve çekilme şeklinde hissedildiğini söyledi. Bacakları hareket ettirilerek geçici bir rahatlama sağlanabileceğini ifade eden Sağlam, sendrom sebebiyle hastaların geceleri uyuyamadığı için gün boyu halsizlikle uğraştığını kaydetti.

img194 preview Dr. Fatma Sağlam   Huzursuz Bacak Sendromu Bacak Ağrıları

Hastalık için teşhisin bazen uzun sürdüğünü kaydeden Sağlam, "Daha çok romatizma ya da sinirsel hastalıklarla karıştırılan hastalığın ayırıcı özelliği ise ağrının hareketle azalması ve istirahat ile tekrar başlamasıdır. Kalıtımla da bağlantısı olan hastalıka şeker, kansızlık, kanser gibi sebepler belirlense de çok büyük çoğunluğu için sebep bulunamıyor. Bir başka yanlış bilinen gerçek ise adından dolayı sadece ayaklarda görüldüğü düşünülen hastalığın ellerde de kendini hissettirmesi. Vücutta özellikle
Parkinson hastalarının tedavisi için öncelikle altta yatan neden üzerinden hareket ediyoruz. Altta bir sebep varsa onun tedavisi öncelikle yapılıyor" dedi.

28 Ağustos 2010 Cumartesi

Alzheimer (Unutkanlık) Risk Belirleme Testi

A Beta 42 proteinin genç yaşlarda kanda yüksek bulunmasının erken dönem Alzheimer riskinin önemli göstergelerinden birini oluşturduğunu söyleyen Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Türker Şahiner, alzheimer testi ile ilgili bilgi verdi.

Ailesinde erken yaşta Alzheimer hastası olanlar yüksek risk grubunda!

img36 preview Alzheimer (Unutkanlık) Risk Belirleme Testi

Bugüne kadar "A Beta 42" denilen bir proteinin Alzheimer hastalığıyla ilişkisi ve yarattığı hasar bilinen bir gerçekti. Son yıllarda bilim adamlarının elde ettiği veriler, bu proteinin çok erken dönemlerde ailesinde –birinci dereceden yakınlarında- Alzeimer hastası olan kişilerde daha yüksek seviyede bulunduğu tezini güçlendirdi. Dolayısıyla bu proteinin genç yaşlarda kanda yüksek bulunması erken dönem Alzheimer riskinin önemli göstergelerinden birini oluşturdu.

Peki Alzheimer'a yol açan Amiloid Beta 42 proteini nasıl oluşuyor? Alzheimer hastalarının beyinlerinde biriken ve nöronal plak olarak adlandırılan yapılar moleküler anlamda incelendiğinde çeşitli proteinlerden oluştuğu belirlendi. Bu proteinler arasında yer alan A Beta 42 aslında vücutta çok kullanılan proteinler. Aynı zamanda beyin hücresinin, zarında kullandığı bir yapı taşı.

Fakat zaman içinde, yaşla beraber amiloid proteinlerin birbirlerine oranları değişir ve bazılarının yapıları bozulur. Hücreler, yapıları değişen bu yapı taşlarını kullanamadığı zaman beyinde birikmeye başlar. Çok fazla birikme sonrasında da hücre kendi işini yapamaz hale gelir ve ölmeye başlar. Bu da Alzhiemer'ın oluşumuna neden olur.

Türkiye'de ilk kez Anadolu Sağlık Merkezi'nde uygulamaya başladığımız alzheimer risk belirleme testi, kandaki A Beta 42 proteinin seviyesinin belirlenmesini sağlıyor. Bu proteinin yüksek olması da, kişinin Alzheimer'a yakalanma olasılığı ile ilgili ciddi bilgiler veriyor.

Test sonucu A Beta 42 seviyesinin yüksek çıkması kişinin yüzde 100 bu hastalığa yakalanacağı anlamına gelmiyor, ancak riskin yüksek olduğunu gösteriyor. Test; MR, Pet-CT ve EEG gibi görüntüleme teknikleri ve nörolojik muayene ile birleştirildiğinde unutkanlıkların, masum unutkanlıklar mı yoksa Alzheimer belirtisi mi olduğu daha netlik kazanıyor.

Bu testi kimler yaptırmalı?

Hafif bilişsel bozukluk yaşayan gruba giren kişiler bu testi yaptırabilirler. Bu gruba giren kişiler günlük yaşam aktivitelerini gayet rahat sürdürürler, her türlü sosyal faaliyetlerini gerçekleştirirler, sosyal ilişkilerinde problem yaşamazlar. Ancak unutkanlık onlar için çok büyük bir problemdir.

Bu kişiler unutkanlıkları yüzünden aynı işi defalarca yapmak zorunda kalırlar. Yapmaları gereken işleri sürekli olarak not etme ihtiyacı hissederler. Bu unutkanlıkların şiddeti kişiden kişiye değişebilir. Hafif düzeyde yaşayan kişileri çevremizde çok fazla görebiliriz.

Alzheimer riski belirlendiğinde, hastalık engellenebilecek mi?

Test sonucunda kişide Alzheimer riski çıktığında, maalesef hastalığın önüne geçilemiyor. Ancak hastalığa karşı bazı koruyucu yaşam tarzı ve ilaçlarla hastalığın daha geç yaşlarda ortaya çıkması ve daha hafif seyretmesi sağlanabiliyor. Kişi, hastalığa karşı kendisini önceden hazırlayabiliyor ve çok yakın gelecekte kullanıma sunulacak umut verici tedavi yöntemlerini yaklama şansı kazanabiliyor.

Prof.Dr. Türker Şahiner

Ağız Kokusuna Çözüm - Kakule Bitkisi

Ramazan ayında uzun süreli açlık ve susuzluk nedeni ile oluşan ağız kokusuna karşı kakule bitkisinin iyi geldiği bildirildi.

img44 preview Ağız Kokusuna Çözüm   Kakule Bitkisi

Herbalist Hilal Dabak, Ramazan ayı nedeniyle ağız kokusuna karşı taleplere kakule bitkisini önerdiğini söyledi. Reçine, nişasta ve uçucu yağlar taşıyan kakule bitkisini Hintliler nefesleri güzel koksun diye çiğnediklerini ifade eden Dabak, kakulenin ayrıca iştah açıcı, midevi ve gaz söktürücü etkilere sahip olduğunu söyledi.

Dabak, kakule bitkisinin çekirdek gibi tüketildiğini belirterek, "Normal çekirdek gibi kabuklarını çıkartıp içerisindeki küçük topları çiğneyip yutuyorsunuz. Günlük bir çay kaşığı kadar iftar veya sahurda yenilmesi kafi geliyor. Ağız kokusunu mideden çözüyor.

Tadı çok güzel, mentollü gibi" dedi. Dabak, kakule bitkisinin ayrıca ağzı kokusun yanında hazmı da kolaylaştırdığını kaydetti.

Hem Yiyin Hemde Ayda 4 Kilo Verin

Genel Cerrahi uzmanı Op. Dr. Ali Çalıkuşu, Morbid Obezite teşhisi koydukları hastaya, bu durumdan kurtulup normal yaşama dönmesi için cerrahi bir müdahalede bulunduklarını söyledi.

Morbid obezitenin hayatı tehdit eden şişmanlık anlamına geldiğini bildiren Dr. Çalıkuşu, yaptıkları uygulama ile ilgili olarak şu bilgileri verdi; "Biz, morbid obezite tanısını önceden saptanmış formüller ışığında kişiye ait bilgileri ölçerek ve değerlendirerek koyuyoruz. Morbid obez hastaların tamamı aşırı kiloları nedeni ile kendi yaşamları tehdit altında olan insanlar. Yine bu hastaların tamamı önceden çeşitli cerrahi dışı yaklaşımlardan sonuç alamayan hastalar.

img48

DİYET YAPMADAN İKİ YILDA 50 KİLO

Uyguladığımız işlem küçük bir karın ameliyatı ile gerçekleştiriliyor. İnce barsağın ilk ve son kısımları arasında kısa bir yol açarak kişinin aldığı besinlerin emilimini azaltıyoruz. Bu şekilde şişmanlıkla mücadelede en zor şey olan kişinin yemek yeme sınırlaması söz konusu olmuyor. Hasta istediğini yeyip içebildiği halde zayıflıyor. Bu şekilde ilk yıl ayda 4 kg ikinci yıl 3-2 kg kilo kaybediyor.2 yıl sonunda ise barsağın emilim yüzeyini arttırması sonucu kilo kaybı duruyor.Ancak 2 yıl içerisinde 50 kg ulaşan kilo kayıpları sağlanabiliyor."

AMELİYATI İLAÇ FİRMALARI ENGELLİYOR

Zedhaber'in haberine göre, Türkiyede üst düzeyde cerrahi uygulanan bir cok merkezde bu tür ameliyatların yapılabildiğini hatırlatan Dr. Çalıkuşu, "2009 yılında amerikada yaklaşık 600 bin obezite hastası ameliyat edilmiştir. Rakamlara vurduğumuzda ülkemizde de her yıl en az 100 bin obezite hastasının ameliyat edilmesi gerekir. Ülkemizde bu ameliyatların yapılma sayısının azlığı bizlere ya da hastalara ait nedenlerle değil, obez kişileri yıllarca sonuçsuz ilaç tedavilerine mahkûm eden çok uluslu ilaç şirketlerinin yönlendirdiği ilaç politikalarıdır. Bu durum Türk bilim adamları olarak mücadele ettiğimiz ve kabul edemeyeceğimiz bir olaydır.

Yapılan uygulamanın çok fazla bir maliyeti yoktur. SGK'ya bağlı her vatandaşa bu tür ameliyatlar yapılabilir. Kişiye ait özel talepler ortaya çıkmaz ise SGK kuralları dışında maliyet oluşmaz. Ameliyat ile ilgili teknik ve tıbbi ayrıntıları hastalar bizden ya da kendi doktorlarından öğrenebilirler. " dedi.

YATAĞA DÜŞMEDEN TEDAVİ OLUNMALI

Obezitenin ilerlemeden tedbir alınması gerektiğini bildiren Dr. Çalıkuşu "Ülkemizde obez kişilerin kendilerinde kalp damar, dolaşım, kemik ve eklem, akciğer komplikasyonları oluşmadan önce kendilerini sağlıklı zannettiklerini oysa ki obez kişilerde bir çok rahatsızlığın hastayı yatağa düşürmeden yıllarca önce başladığını bu nedenle obezite ile mücadele ya da obezitenin tedavisinin komplikasyonlar geliştikten sonra değil özellikle genç obezlerde komplikasyonlar gelişmeden yapılması gerekir" dedi.

Kulak Masajı Nedir ? Nasıl Yapılır ?

Kulak ceninin ana rahmindeki duruşunun şematik olarak aynısıdır. Ve tüm akupunktur noktaları kulak üzerinde bu esasa göre yer almıştır. Vücudunuzun her hangi bir yerindeki ağrıyı kulaklarınıza masaj yaparak

img50preview Kulak Masajı Nedir ? Nasıl Yapılır ?

Şimdii… başınız, boynunuz, beliniz, sırtınız, bacaklarınız, kalçanız, ayaklarınız, omzunuz ağrıdığında yapacağınız tek şey kulaklarınıza masaj yapmak.

Kulağınızı baş ve işaret parmaklarınızın arsına alarak kulak kepçesinden başlayarak, dayanabildiğiniz kadar güçlü ve sıkarak masaj yapın.

İlk anda bazı noktalar acıyacaktır (bunlar bedendeki ağrıyan bölgelerin kulaktaki refleks noktalarıdır). Kısa bir süre sonra bu ağrılar kaybolacaktır. Sabah'taki habere göre, 2 -3 dakika bu masajı yapmanız yeterli olur. İsterseniz uzatabilirsiniz de. Zaten masajın sonuna doğru bedeninize bir sıcaklıklığın yayıldığını hissedeceksiniz. Bunun ardından ağrılarınızın azaldığını ve kaybolduğunu da…

Hiç bir yan etkisi olmayan bu uygulamayı herzaman her yerde kendinize ve ağrısı olan yakınlarınıza uygulayabilirsiniz. Yorulduğunuzda, uzun otobüs yada araba yolculuklarında oturmaktan ağrılara maruz kaldığınızda, çok üşüdüğünüzde ve bedeninizi dengeye kavuşturmak için mucize benzeri bu uygulamayı kullanabilirsiniz.

Günlük Yaşamda Bel Ağrıları ve Tedavisi

İster inanın ister inanmayın, her beş yetişkinden dördü hayatları boyunca en az bir kez bel ağrısından şikayetçi oluyor ve bu şikayete sahip kişiler tarafından yılda 26 milyon dolardan fazla harcama yapılıyor.

Rakamlar olumsuz görünse de basit bir gerçek var: Günlük hayatımızda basit önlemler alarak bu problemden uzak durmak mümkün.

img52preview Günlük Yaşamda Bel Ağrıları ve Tedavisi

Bunu başarabilmek için işte uzmanladan omurganızı sağlam tutacak öneriler:

Ayağınızla kaldırın: Ağrı ve sakatlanma şikayetlerinin büyük bölümünün beli zorlayıcı kaldırma hareketlerinden kaynaklandığı görülmektedir. Yerden birşey alırken, ister 10 kiloluk dumbbell isterse iki çift çorap alın, belinizi bükerek değil, dizlerinizi kırıp kalçanızla yere çömelerek almayı alışkanlık edinin. Kaldıracağınız yükün ağırlık derecesine gore bacağınızla destek alarak kaldırın. Kaldırdığınız nesneyi mümkün olduğu kadar kendinize yakın seviyede tutmaya çalışarak omurganıza uygulanan kuvveti minumuma indirin.

Core bölgenizi güçlendirin: Birçok kişi core bölgesinin sadece karın kaslarından oluştuğunu düşünse de aslında bu bölge sırt kısmı da dahil olmak üzere vücudun komple orta bölgesini kapsar. Core bölgesini güçlendirmek için alt karın kaslarınızı çalıştırmayı deneyin. Yere sırt üstü uzanın ve dizlerinizi düz pozisyonda tutarak ayaklarınızı kaldırın ve vücudunuzla 90 derecelik bir açı yakalayın. Bunu yaparken ayağınızı ya da kalçanızı değil alt karın kaslarınızı kullanarak yapmaya çalışın. Daha sonra başlangıç pozisyonunuza geri dönün. Daha gelişmiş bir deneyim için spor salonunuzdaki Leg Raise ekipmanını kullanabilirsiniz.

Uykunuza dikkat edin: Uyku pozisyonunuz bel sağlığınız için hayati önem taşıyor. Uzmanlar omurgaya dost uyku pozisyonunu sırt üstü için dizleri hafif havada tutacak şekilde alttan yorgan ve ya yastık destekli olarak görüyor. Yan pozisyon için ise dizler hafif bükülmüş şekilde(daha rahat pozisyon için dizler arasına küçük bir yastık konulabilir.) Dümdüz pozisyonda yatmaktan her zaman kaçının. Bu omurganıza baskıya neden olur.

Milliyet

Şeker HAstalığına iyi Gelen Şifalı bitkiler

Ispanak, brokoli ve lahana gibi sebzeler şeker hastalığına yakalanma riskini de azaltabileceği belirlendi.

İngiltere'deki Leicester Üniversitesi'nden Patrice Carter ve ekibi yetişkinlerde sebze-meyve yemek ve tip 2 diyabet arasındaki ilişkiyi araştırmak üzere ABD, Çin ve Finlandiya'da 220 bin kişinin katıldığı 6 araştırmanın sonuçlarını incelendi.

img144 preview Şeker HAstalığına iyi Gelen Şifalı bitkiler

Bilim adamları, günde birbuçuk porsiyon (yaklaşık 120 gram) daha fazla yeşil yapraklı sebzeler (lahana, ıspanak, marul, brokoli, vb) yemenin şeker hastalığına yakalanma riskini yüzde 14 azalttığı, hem meyve hem de sebze tüketiminin artırılmasının etkisinin ise önemsenmeyecek kadar az olduğunu belirledi.

İngiliz Tıp Dergisi'nde yayımlanan araştırmada, konunun tartışmaya açık olması nedeniyle başka araştırmaların da yapılması gerektiğini vurgulayan bilim adamları, bu sebzelerdeki antioksidan ve magnezyum miktarının bu etkiyi sağlayabileceğini belirtti.

img145 preview Şeker HAstalığına iyi Gelen Şifalı bitkiler

-''BAZI BİTKİLERİN ÖZ SUYU, ŞEKER HASTALIĞININ ETKİSİNİ AZALTABİLİR''-

Çin'de, fareler üzerinde yapılan başka bir araştırma da bazı bitkilerin öz suyunda bulunan emodin maddesinin tip 2 diyabetin etkisini azaltabileceği görüldü.

İngiliz Farmakoloji Dergisi'nde yayımlanan araştırmada, bu maddenin ''11-beta-HSD1'' adı verilen, ensülin direncinde rol oynayan bir enzimi engellediği belirtildi.

Bilim adamları şimdi benzer etkiyi sağlayabilen sentez ürünleri ve bunların tedavide kullanılabirliğini araştıracak.

AA

Saçlarında Kepek Olanlara Isırganotu Kürü

Başta kanser olmak üzere, kansızlık, böbrek taşı, romatizma, varis gibi birçok hastalığın tedavisinde kullanılan ısırganotu, sorunlu saçların da ilacı. Isırganotu, sağlığımız üzerindeki yararlarının yanı sıra; ergenlik sivilcelerini yok ediyor, saçları canlandırıyor dökülmesini önlüyor, sıkılaştırıyor ve kepeği gideriyor.

img157 preview Saçlarında Kepek Olanlara Isırganotu Kürü

• Yarım litre taze kaynatılmış su içine, 5 poşet ısırganotu çayını ilave edin. Kabın ağzını kapatın ve 5-10 dakika demlendirip, soğutun. Elde ettiğiniz bu infüzyonu saçlarınızı yıkayıp duruladıktan sonra durulama suyu olarak kullanın. Cosmotürk'teki habere göre, saç diplerine yapacağınız masaj, zaman içinde saç kaybını önler, saçları güçlendirir ve kepek oluşumuna engel olur. Ayrıca bu infüzyonu tonik olarak kullandığınızda cildiniz de sıkılaşır.

img158 preview Saçlarında Kepek Olanlara Isırganotu Kürü

• 100 gram dulavrat otu kökü, 100 gram ısırganotu kökü ve 60 gram simsir ağacı yaprağını iki litre sirke içine bırakın. Bitkileri sekiz gün sıcak bir yerde dinlendirdikten sonra süzün. Elde edeceğiniz sıvıyla kafa derisine masaj yapın. Düzenli olarak yapacağınız masaj sayesinde saçlarınız kısa zamanda eski gücüne kavuşacak.

img159 preview Saçlarında Kepek Olanlara Isırganotu Kürü

• Kepeğe karşı 2 bardak dolusu kaynar derecedeki suya 1 tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış hindiba çiçeği(sarı saçlara), veya bir tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış ısırganotu yaprağı(kumraldan esmere kadar) ekleyin ve soğuyana kadar demlenmeye bırakın. Sonra süzün ve saçlarınızı durulanırken, kafa derisine de hafif masaj yapın.

img160 preview Saçlarında Kepek Olanlara Isırganotu Kürü

• Kafa derisi kaşıntısına karşı ¼ litre elma sirkesi kaynama derecesine kadar ısıtın (ama kaynatmayın) ve içine 1 avuç dolusu ısırganotu yaprağı ekleyin. 15 dakika demlendikten sonra süzün, saçlarınızı bu suyla durulayın ve kafa derisine masaj yapılır.